13 Mart 2024

Çiller'in memurlara 6 ay maaş ödememe planı

Gazetecilik açısından bakılınca "gerçek olamayacak kadar güzel" bu olayı Cavit Çağlar ile ilgili olarak yayımlanan biyografik kitaptan aktardım

Tansu Çiller

Bu yazıya "bir varmış, bir yokmuş" diye başlamam da mümkün çünkü okuyunca "bu gerçek olamaz, olsa olsa masal olur" diye düşüneceğinizi tahmin ediyorum.

Bu masalda "pire berber, deve tellal değil", Cavit Çağlar ve Tansu Çiller DYP – SHP koalisyon hükümetinde iki devlet bakanı. Çağlar, bir numaralı devlet bakanı olarak adı konulmamış da olsa Başbakan Yardımcısı gibi çalışıyor.

Hükümetin üçüncü ayı yeni dolmuş ki zamanın Ziraat Bankası Genel Müdürü Coşkun Ulusoy, Devlet Bakanı Çağlar'ı makamında ziyarete geliyor.

Bakan'a bir şeyler söylemek istiyor ancak o kadar sıkıntılı ki bir türlü konuyu açamayınca Çağlar "hayrola, sizi düşünceli görüyorum" diyor.

- Ulusoy: Sayın bakanım, bu ay maaşları ödeyemiyoruz.

- Çağlar: Koskoca Ziraat Bankası memurunun maaşını ödeyemeyecek duruma mı geldi?

- Ulusoy: Hayır bakanım bizim değil, devletin maaşı.

- Çağlar: Yani?

- Ulusoy: Sayın Bakanım, kamu görevindeki tüm memurların maaşı Ziraat Bankası tarafından ödenir. Aslında bu Merkez Bankası'nın görevidir. Ancak Merkez Bankası'nın ülke genelinde şubesi bulunmadığı için o görev bize verildi. Memur maaşları ödenmeden 2 gün önce bize gelir, biz de maaşları gününde dağıtırız.

- Çağlar: Peki problem nedir?

- Ulusoy: Merkez Bankası'ndan beklediğimiz para gelmedi, Sayın Çiller ödeme emrini imzalamamış!

Cavit Çağlar bunu duyunca hemen Tansu Çiller'i arıyor. Ödeme emrini niçin imzalamadığını soruyor.

Tansu Çiller'in yanıtı şöyle: Memurlar bu ay maaş almasın, ne olacak?

Bunun üzerine Çağlar ile Çiller arasında sert bir tartışma başlıyor.

- Tansu Hanım sen neler söylüyorsun?

- Hatta bu ay değil, altı ay almasınlar. Ülkeyi mahveden onlar.

Çağlar bu yanıtı alınca Başbakan Süleyman Demirel'i arıyor. Durumu anlatıyor.

Demirel, Çağlar'ı ve Devlet Bakanı Ekrem Ceyhun'u makamına çağırıyor.

Elindeki memur maaşları ödeme emrini Ceyhun'a uzatıp, "Bunu Tansu'ya götür, imzalasın" diyor.

Ceyhun bir süre sonra Demirel'in makamına dönüyor: Efendim, Tansu Hanım imzalamıyor.

Odadaki hava birden gerginleşiyor.

Bunun üzerine ödeme emrini Çağlar alıp, Tansu Çiller'in makam odasına gidiyor.

- Çağlar: Tansu Hanım, biliyorsun biz iktidarız. Memur maaşlarını ödemezsek bizi katlederler. Tarihte Patrona Halil isyanı var, onu bilir misin?

- Çiller: Memurlar da maaş almasın efendim. Enflasyonu arttırıyorlar.

- Çağlar: İmzala şu kâğıdı.

- Çiller: Hayır, imzalamam.

- Çağlar: Sen bizi astıracak mısın?

Konuşma giderek sertleşince Çiller ağlamaya başlıyor.

"Benim kadın olduğumu nasıl unutursun, bana böyle muamele edemezsiniz" diyor.

Çağlar, "Şu anda kadın – erkek yok, devlet yönetimi var. Burada aynı gemideyiz" diye yanıtlıyor.

Çiller imzalamamakta direnince Çağlar, Demirel'in odasına geri dönüyor. Durumu anlatıyor.

Bunun üzerine Demirel, Çiller'i makamına çağırıyor ve başka hiçbir şey söylemeden ödeme emrinin yazılı olduğu kâğıdı Çiller'e uzatıp, "Bunu imzalayın" diyor.

Çiller imzalayınca o ay memurlar maaşlarını alabiliyorlar.

Gazetecilik açısından bakılınca "gerçek olamayacak kadar güzel" bu olayı Cavit Çağlar ile ilgili olarak yayımlanan biyografik kitaptan aktardım.

Tansu Çiller'in mesaisine gazeteci olarak tanıklık etmiş birisi olarak çok da şaşırmadığımı söyleyebilirim.

"Fırtınalı Bir Yaşam Öyküsü – Cavit Çağlar" isimli kitabın yazarı gazeteci Hulusi Turgut.

Turgut, bu kitap için 1997'den beri çalışmış. Uzun süren söyleşiler yapılmış, hatta Süleyman Demirel'den kitap için bir önsöz bile alınmış.

Kitap Cavit Çağlar'ın anılarını merkezine alıyor elbette ancak bu anıları yakın dönem tarihinden oluşan bir çerçevenin içine oturtuyor.

Doğan Kitap tarafından basılan çalışma önceki gün gazetecilere ulaştırıldı, ben de o gazetecilerden biriydim.

Sayfaları karıştırırken çok ilginç anılara da rastladım ama sanırım en unutulmaz olacak olanı Tansu Çiller'in enflasyonla mücadele için memurlara maaş ödememe fikrine sahip olması.

Mehmet Y. Yılmaz kimdir?

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini de bir süre yürüttü.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazete ve dergilerini yayınladı

Askerlik görevini Kara Harp Okulu'nda tamamladıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu

1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınladı.

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğunu yaptı.

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yılın sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda da Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü görevine getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grubu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi de kitap olarak yayınlandı. 

"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

YSK’ya artık neden güvenmiyoruz?

YSK, kusura bakmasın ama kendi prestijini ve kararlarının tartışılmazlığını kendisi yok etti. İmamoğlu aleyhine açılan “ahmak davası” da Erdoğan rejiminde YSK üyelerinin siyasi yönlendirmeye ne kadar açık olduklarını ortaya koyan bir başka örnek. Ve bir soru: Recep Tayyip Erdoğan, dördüncü kez aday olmak isterse, YSK ne yapar?

Yargının itibarı nasıl korunur?

Taksirle ölüme sebebiyet vermekle suçlananların bile iktidara yakınlık durumlarına göre tutuksuz yargılanabildiği Türkiye’de, Nasuh Mahruki sosyal medya paylaşımı nedeniyle tutuklandı. ‘Uluslararası Demokrasinin Küresel Durumu – 2023’ raporuna göre Türkiye, 173 ülke içinde hukukun üstünlüğü alanında 148. sırada yer alıyor. Bu tabloda siyasetin olduğu kadar yargı kurumlarının da rolü yok mudur?

Bu disiplinsizlik en ağır cezayı mı hak ediyor?

Teğmenlerin, subay yemini yapılmayacağına ilişkin emre rağmen, bu yemini etmeleri kuşkusuz ki bir disiplinsizliktir. Ancak ellerin vicdanlardan çekilmemesi de yararlı olur: TSK Disiplin Kanunu’nun öngördüğü en ağır cezayı gerektirecek bir disiplin suçu mudur?

"
"